İster sedan ister hatcher olsun, birçok otomobilin hem ara versiyonlarda hem de "en üst modellerde" otomatik vites kutusuna sahip olması yeni bir şey değildir ve günümüzde, manuel vites kutusuna kıyasla çeşitli avantajlar getirdiği için bu tür vites kutusuna giderek daha fazla yatırım yapılmaktadır.

Manuel vites kutusundan otomatik vites kutusuna geçen alıcıların büyük çoğunluğu genellikle bu vites kutularını kullanmakta zorlanır. Hatta bu süreçten geçen ve vites değiştirirken alışkanlık gereği fren pedalına debriyaj pedalıymış gibi basan birçok sürücü rapor edilmiştir.

İlk başta karmaşık gibi görünse de adaptasyon süreci uzun sürmez, ancak sürüş şekliyle ilgili şüphelerin olması çok yaygındır.

En sık sorulan sorulardan biri şudur: Akü biterse, diğer manuel araçlarda olduğu gibi şanzımana zarar vermeden motoru "sarsıntıyla" çalıştırabilir miyim?

Bu soruyu yanıtlamak ve manuel şanzımandan otomatik şanzımana geçenlere ışık tutmak için bir uzmana danıştık.

SAE Brasil araştırma, geliştirme ve inovasyon danışmanı Erwin Franieck'in verdiği bilgiye göre, manuel araçlarda kullanılan bu tekniği kullanma imkanı var ancak bu uygulama bazı riskleri de beraberinde getirebilir:

Uzman, "En önemli şey, araç hareket halindeyken vites kutusunu asla 'P' (park) konumuna getirmemektir; bu, tekerlekleri anında kilitleyerek hasara yol açma potansiyeli yüksek bir durumdur" uyarısında bulunuyor.

Franieck ayrıca, vites kutusunun "P", yani "park" konumuna getirilmesiyle tüm aktarma organlarının kilitlendiğini, başka bir deyişle, aracın vites kutusu bu konumdayken itilmesi halinde kilide ve hatta vites kutusunun dişlilerine zarar verebileceğini açıklıyor.

Ancak başka uygun bir çözüm yoksa, "kilitlenmiyorsa", en tavsiye edilen şey vites kolunu "N", yani boşa almak ve araç 20 km/s hıza ulaştığında "D" (sürüş) veya "2" konumuna getirmektir.

Franieck, otomatik araçların motorunu "frenleyerek" çalıştırmak mümkün olsa bile, doğrudan vites kutusuyla değil, aracın motoruyla bağlantılı başka bir sorun olduğu konusunda uyarıyor. Triger kayışının kopma olasılığından bahsediyoruz. Kısacası, motorun senkronizasyonunu sağlayan bu kayıştır.

Parça uzun süre kullanılmış ve aşınmışsa, bir "sarsıntı" verilmesi kayışı zorlayabilir ve bu da kopmasına neden olur.

Erwin Franieck, "Kayış koptuğunda, pistonlar hala hareket halindeyken supaplar durur, bu nedenle bir veya daha fazlasının pistona çarpıp bükülme riski yüksektir, özellikle de günümüz motorlarının yüksek sıkıştırma oranı göz önüne alındığında," diyor.